Bu dereyi ilk kez gördüğümde 'yine insan müdahalesi, kim bilir ne için?' dedim. Sakin sakin akan suya boylu boyunca o taşları başka kim dizerdi? Bu taşların bir kısmı suya geçit verecek şekilde eksiltilmişti. Rahatlıkla balık avlamak için miydi?
Hep yanından geçtiğimiz bu derenin taşlarla kapatılmış bu bölümüne hiç yakından bakmamıştım. Geniş geniş akarken bir anda dar bir alana gelip bunu aşmaya çalışan su ne kadar heybetliydi!
Herhangi bir şeyin doğal akışı bozulduğunda doğasından ne kadar uzaklaştığını gördüm.
Hemen yanında durup bu suyu seyretmek insanın başını döndürüyordu. Üstelik çok büyük bir dere de değildi. Suyun kokusuna coşkusu, hızı, berraklığı, serinliği karışıyor ve ona bakanı sanki hipnotize ediyordu. Akşamın o ilk saatlerinde bu serin sudan içtim. Tatlı tatlı içimi yıkadı.
Derenin bu kısmı bir yandan sakinleştirici müthiş bir manzarayken diğer yandan kendini önüne bıraksan alıp götürecek güçteydi.
Bu dereye bakarken Tai chi kısa, uzun ve kılıç formlar içinde enerjiyi avuç içine, yumruğa ya da kılıcın ucuna ve oradan da dışarıya yönlendirdiğimiz anları düşündüm. Artık tai chi çalışırken 'yang' hareketlerde aklıma bu serin, güçlü derenin akışı geliyor.
Comentarios