top of page
Ara
Yazarın fotoğrafıİrem Uşar

KÖKLEŞMEK

Bir ağaç, dışarıdan görülebilen kısmı serpildikçe köklerini daha aşağılara uzatır. Belki de kökleri aşağılara indikçe gövdesini tasasız büyütür demek daha doğru. Derinlere kök saldıkça yapraklar ve gövde daha bir kendine güvenle "işte ben buradayım" demeye başlar. En derindeki kök, en tepedeki yaprağın destekçisidir.


Onu yaşaması için temel gıdayı gönderir. Aralarındaki bu iletişim, biri diğerinin varlığından kopmadan bir ömür sürer. Kökler, sağlam parmaklar gibi toprağı kavradığında gövde, sanki daha bir rahatlar, gevşer, son olarak kendine güveni artar.


Şimdi bir ağaç düşünün, gözünüzün görebileceği son noktada biten. Toprağın hemen yüzeyinde... Sonra bir rüzgar yaratın sonunda fırtınaya varan. Ve manzarayı karşınıza alıp izleyin. Köksüz bir ağacı, alabildiğine özgür bir fırtınanın ortasında hayal edin. Fırtına ile birlikte nasıl sarsılmaya, sallanmaya başladığını ve sonunda nasıl devrildiğini tahmin etmek güç değil. İşte "kökler" bu işe yarar. Dimdik ayakta tutma görevi onlardadır.


İnsanların kökleri yok mudur? "Köklerimiz filancalara dayanıyor" deriz örneğin ya da bunu merak ederiz. Köklerimizi öğrenmek kendimizi daha güvende ve ait hissetmemize neden olmaz mı? Köklerimiz bize sağlam durma kuvveti vermez mi?


Tai chi chuan çalışmalarındaki temel prensiplerden biri olan "kökleşme" uğraşı, sabit duruşlarda taban altlarımızdan uzanan kendi köklerimizin imgelemesi ile başlıyor. Oradan da form içindeki tüm hareketlere ve peşi sıra -yeterli emeği ve sabrı verebilmişsek- hayatlarımıza tesir ediyor.


Bir ağaç köklerine güvenerek serpiliyor, gelişiyor, heybetlenip güçleniyorsa boşuna değil.


Çizim ve yazı: İrem Uşar

Comments


bottom of page